YEME BOZUKLUĞU NEDİR? NE YAPILMALI?
- bbal19847
- 12 Eyl 2020
- 4 dakikada okunur

Yemek yaşam için haz veren bir davranıştır. İnsanoğlunda bebeklik döneminden okul çağına hızla gelişen beslenme davranışı birçok değişkenin etkileşimi ile gelişir. Beslenme alışkanlığı sağlıklı yaşam için dikkat edilmesi gereken konu iken bu fikir takıntı haline gelirse fiziksel ve ruhsal sorunlar ortaya çıkabilir. Ülkemizde yapılan bir araştırmada kızların %33,6’sının,erkeklerin %6,3’ünün diyet yaptığı; kızların %43’ünün,erkeklerin ise %18,3’ünün zayıf olmayı arzuladığı saptanmıştır.Yeme bozuklukları,yeme davranışının ciddi olarak bozulduğu tanı grubudur
Yeme bozuklukları sıklıkla çok çeşitli psikiyatrik veya somatik komorbiditelerle ilişkilidir. En fazla görülen yeme bozuklukları, anoreksiya nervoza (AN), bulimia nervozadır. (BN)
Yeme bozukluğu, anksiyete veya duygudurum bozuklukları uykusuzluk hastalığı; yanı sıra kardiyak değişiklikler, hormonal dengesizlikler ve ayrıca çok çeşitli gastrointestinal (GI) semptomlar gibi somatik komplikasyonlarile ilişkilendirilebilir.
Yeme bozukluklarının gelişimini birçok sosyokültürel faktör etkiler.
Örneğin ailelerde, annelerin ve babaların kendi vücut tatminsizliği ve diyet davranışları, çocuklarının yeme ile ilgili tutum ve davranışlarıyla ilişkilendirilmiştir. Ebeveynlerin kiloyla ilgili alayları, vücut şekli hakkında olumsuz yorumlar, kilo verme baskısı ve diyete teşvik, hem kadınlar hem de erkekler arasında vücut memnuniyetsizliği, diyet, düzensiz yeme davranışları ve yeme bozuklukları ile ilişkilendirilmiştir Özellikle kızlar, beden imgesi ve yeme hakkında modelleme, alay etme ve sohbetler yoluyla akranlarından zayıf olma ve diyet davranışlarının önemi gibi tutum ve davranışları öğrenebilirler.
Benzer şekilde, romantik partnerler görünüm ve kilo vermeye teşvik etme hakkında olumsuz yorumlar yoluyla yeme bozukluklarının gelişiminde önemli bir rol oynarlar, bu da hem erkeklerde hem de kadınlar arasında kilo endişelerine, vücut memnuniyetsizliğine ve düzensiz yeme davranışlarına yol açabilir .

AN, zayıf bir bedene sahip olma isteği ve şişmanlık konusunda aşırı korkunun hakim olduğu bir yeme bozukluğu tablosudur. Beden algıları ileri derecede bozuktur. Besin alımının aşırı kısıtlanması, kendini kusturma, aşırı egzersiz, laksatif-diüretik kullanma gibi beden ağırlığını kontrol etmeye yönelik davranışlara ciddi bir beden algısı bozukluğu eşlik eder.
AN olgularının temel klinik özelliği kendi hastalıklarını reddetmeleri, ciddiyetini anlamamaları ve tedaviye direnç göstermeleridir. Yemekleri küçük parçalara ayırmak, tabağa belli oranlara göre yemek almak, kalori hesaplamak, sık sık tartılmak gibi değişik obsesif uğraşlar edinirler. AN hastalarının canlı ve hareketli olması oldukça dikkat çekicidir. AN tanısı koymak hastaların dış görünüşleri tipik olduğu için kolaydır. Zayıf ve yaşından daha küçük gösteren bir görünümleri vardır. Beden ağırlığı olması gerekenden çok düşüktür. Hasta başlangıçtaki beden ağırlığının %20-30’unu kaybetmiştir. Ağır olgularda bu oran daha da artabilir. Sekonder cinsiyet karakterlerinin gelişimi durduğu için çocuksu bir görünüme sahip olabilirler. Hasta solgundur, saçları azalmış ve kurudur. Deride atrofik değişiklikler ve kıllanmaya rastlanabilir. Nabız, kan basıncı ve vücut ısısı düşüktür. Süregelen bu tablo ölümle sonuçlanabilecek fiziksel sorunlara yol açabilir. Erişkin yaş grubundaki hastaların aksine çocuk ve ergen AN olgularında normal pubertal gelişme ve beden ağırlığında büyümeye bağlı artış olup olmadığı değerlendirilmelidir. Bu nedenle beden kitle indeksinin (BKİ, vücut ağırlığının, boy uzunluğunun metre cinsinden karesine oranı) göz önüne alınması, çocuk ve ergenlerde yanlış sonuçlara neden olabilir. Amenore yetişkinlerde sık görülen bir belirti olmakla beraber, ergenlerde menarjın gecikmesi klinik bir belirti olarak saptanabilir. Ayrıca seks hormonlarının uygulanmasından sonra mensturasyonun olması da amonore olarak kabul edilebilir.

Bulimiya nervoza (BN), AN gibi beden ağırlığını kontrol etmeyi amaçlayan davranış biçimlerinin belirleyici olduğu bir tablodur. Ancak AN tablosundan farklı olarak hastanın beden ağırlığı normal ya da normalin üzerindedir. Hastalar durduramadıkları yeme atakları yaşarlar. Kısa süre içinde yüksek kalorili besinleri hızlıca tüketirler. Bu ataklar sonrasında kısa süren bir rahatlama duygusu yaşarlar. Ancak sonrasında şişmanlama korkusu ve yediklerinin yarattığı suçluluk duyguları nedeniyle uyararak ya da uyarmadan kusma, laksatif kullanma gibi davranışlara yönelirler. Oluşan depresif ve gergin ruh hali yeni yeme ataklarını tetikler ve kısır bir döngü oluşur. BN hastalarında dürtüsellik önemli bir bileşendir ve kleptomani, madde kötüye kullanımı gibi dürtü kontrol bozuklukları ile birlikteliği sıktır.

Comments